
İstanbul Yapılarında 17. yüzyıl Çinileri
Suna ve İnan Kıraç Vakfı İstanbul Araştırmaları Enstitüsü (Suna and Inan Kıraç Foundation Istanbul Research Institute - IAE)
Tarih : 22-12-2016 18:30
Doç. Dr. Emine Naza Dönmez
Çini, Türkler’ in Orta Asya’dan
Anadolu’ya taşıdıkları en önemli mimarlık süslemesi olmuştur. Bazı kesintiler
olmakla beraber bu sanat, 18. yüzyılın başına kadar açık bir süreklilik
gösterir. Günümüzde Kütahya bu geleneği yaşatmakta ve sürdürmektedir.
Osmanlı döneminde çini, erken
dönemlerden itibaren mimarlık süslemesine katılmış, çeşitli teknikte çiniler
bir arada kullanılmış, yapıları değerlendirmişlerdir. Klasik Osmanlı döneminde
çini sanatı sır altına boyama tekniğinde çok kaliteli eserler üretmiş, ayrıca
İznik atölyelerinde üretilen seramiklerde ülke dışına ihraç edilmiş ve ünü
bütün dünyaya yayılmıştır. İznik’le beraber, ikinci bir merkez olarak Kütahya
erken dönemlerden itibaren ürettiği eserlerle bu sanata katkıda bulunmuştur. 17.
yüzyılda teknik yönden kalitede bir düşme yaşansa bile çini sanatı üretiminde yoğun
bir faaliyetin yaşandığı görülmektedir. Ayrıca çini süslemenin bütünlüğüne yeni
desen ve motifler katılmıştır.
17. yüzyıl çinilerinin büyük bir
bölümünün yer aldığı İstanbul yapılarıdır. Bunlar dini ve sivil mimaride
kendini gösterir. Topkapı Sarayı çeşitli dönemlerde inşa edilen yapıları ile önemli
bir yapılar topluluğu olarak karşımıza çıkar. 17. yüzyılda inşa edilen
köşklerin yanı sıra, 1665 yılında çıkan yangında Harem 17. yüzyıl çinileri ile
yenilenmiştir. Harem’de İznik ve Kütahya
çinileri, 17. yüzyıl çinilerinin zengin bir topluluğunu gözler önüne serer.
Dini mimari ise Sultan Ahmed Camii, Yeni Camii, Üsküdar Çinili Camii çinileri
bu dönemin teknik ve süsleme özelliklerini ortaya koyan örnekler arasındadır.
Etkinlik ücretsizdir,
rezervasyon alınmamaktadır.